28 Ağustos 2015 Cuma

Anaokulu Seçiminde Aileler Nelere Dikkat Etmeliler?

Okul öncesi eğitim çocuk gelişimi açısından kritik öneme sahiptir. Çocuklar bu dönemde, güven-güvensizlik, bağlanma, özerk olma, haz alma, hayatı anlama, anlamlandırma gibi kişiliğini şekillendirecek süreçlerden geçmektedirler. Çocukların fiziksel gelişimlerinin, sosyal gelişimlerinin, duygusal gelişimlerinin ve zihinsel gelişimlerinin en hızlı olduğu dönemdir okul öncesi dönem.
Ve günümüzde anne, babaların çalışma tempolarının uzunluğu, çocuğa ayrılan vaktin minimuma düşmesinden de kaynaklı olarak çocuğun okul öncesi eğitimi hangi kurumda aldığının önemi artmıştır.
Peki bu kadar krritik olan dönemde anaokulu seçimi nasıl olmalıdır?
1-) Öncelikle okulun sahibi yani okulu işleten kişinin vasfına bakılmalı. Alan mezunu mu? Alan ile alakalı eğitimi nedir gibi. Bunun yanında okul öğretmenlerinin üniversite mezunu olmaları, meslekleri ile alakalı kişisel gelişimlerini olumlu yönde sağlamış olmaları ve çocukları seviyor olmaları önem taşımaktadır. Çocuk günün belki de 8-10 saat aralığını bu okulda geçirecek, bu sebeple anne-baba haricinde rol model alacağı ilk kişi öğretmeni olacaktır. Bu nedenle öğretmen seçimine çok dikkat edilmelidir. Bence okul seçiminin aile adına en büyük karar aşaması bu ilk madde olmalıdır. Sonra diğer maddeler anlam kazanacaktır.
2-) Okulun fiziksel ortamının uygunluğu. Mümkünse bahçesi olan ve gün içnde bahçesini kullanan bir okul tercih edilmesi önemlidir. Çocuğun zihinsel gelişimin yanında fiziksel gelişimine de katkı sağlaması için bunun olması gerekmektedir. Örneğin, etkinlikler başlamadan bir sabah sporu, etkinlik aralarında grup egzersizleri gibi aktiviteler çocuk için çok sağlıklı olacaktır.
3-) Sınıf bölümlerinin sistemli olması. Sınıfların yaş gruplarına göre, yeterli sayıda öğretmen ile beraber organize edilmesi de diğer önemli faktördür. Sınıfın çok kalabalık olması ( 20-30 kişi ), veya çok az kişi olması (3-4 kişi) çocuk için istenen bir durum değildir. Aile okula başladıktan sonra bu konuya özellikle dikkat etmelidir.
4-) Özel çocuk hakkında bilgi sahibi olunması. Çocuğunuz otizm, asperger, down sendromu gibi tanılara sahipse, bu konularda yetkinliği, bilgisi,birikimi olan bir okul tercih edilmelidir. Çocukların gelişiminin nasıl takip edileceği önemli olduğundan okul personelinin bilgi sahibi olup olmadığı öğrenilmelidir.
5-) Eğitim programı. Çocuklar toplu halde eğitim gördükleri için bir program dahilinde takip edilmeleri gerekmektedir. Bilimsel olarak takip edilmeli ve aileye belli aralıklarla bilgi akışı sağlanmalıdır. Okul sadece vakit geçirilen bir yer değildir. Ki 0-3 yaş ve 3-6 yaş dönem aralığı gelişimsel olarak takibin en değerli olduğu yaş dönemi olarak hepimiz tarafından bilinmektedir. Bunun yanında özel gelişim gösteren çocuklar için de farklı eğitim programları hazırlanmalı ve aileye sunulmalıdır. Okul seçiminde aile bu konuya da dikkat etmelidir.
Bu bahsettiğimiz 5 maddenin yanında aileler şu konulara da dikkat etmelidirler;
- Çocuklarınız için gelişim takip programı talep ediniz. Örneğin; yıl içinde iki defa gelişim basamakları değerlendirilen çocuğunuzun raporlaması size verilsin. Siz de somut olarak çocuğunuzun gelişimini takip etmiş olursunuz.
- Okulun iletişimi. Şeffaf bir iletişim kanalı kuran okul tercih ediniz. Sorumluluk alan, aile ile dirsek temasında olan ve süreci birlikte ilerlettiğiniz  okul her zaman sizin için çok daha verimli günleri beraberinde getirecektir.
- Yukarıda bahsettiğimiz eğitimsel süreçlerin yanında bir okul öncesi kurumda mutlaka branş dersleri de olmalıdır. Drama gibi, Piyano gibi, Sanat Atölyesi gibi, Dans Atölyesi gibi, Mutfak atölyesi gibi, Kodlama Atölyesi ve daha da şekillendirilebilecek branş etkinlikleri gibi. Çocuğun gelişimsel sürecinde bu aktivitelerin etkisi yadsınamaz derecede önemlidir.

Son olarak şunu eklemek isterim;

Elbette bir okulun güvenliği, yemek menüsü, temizliği, binası da önemlidir ama ben yazımda işin eğitim kısmından ve çocuk özelinde bu kısmın neler getireceğinden bahsetmek istedim. Okul görüşmelerinizde bu kısımları sorarak süreci yönetebilirsiniz.

Özetlersek;
Okul seçimi konusunda anne ve babanın belirli kriterleri olmalı. Ve bu kriterler doğrultusunda yapılacak okul seçiminden sonra aile daha huzurlu ve rahat şekilde çocuğunu eğitime başlatacaktır.

Sevgiler,

Psikolog Cihan Çelik

9 Ağustos 2015 Pazar

KOLİK BİR BEBEĞE SAHİP OLAN ANNENİN HİSSETTİKLERİ


Çocuk sahibi olmak, hayatını birleştirmiş her erkek ve kadının hayalidir. ( Elbette istisnalar söz konusudur.) 

Şimdi size, kolik bir bebeğe sahip olan annenin neler hissettiğini anlatmak istiyorum.

Bundan 20 gün önce, 26 yaşında Aysu adında yeni anne olmuş birisi randevu talep etti. Günü, saati ayarladık ve bir görüşme gerçekleştirdik.

Aysu Hanım'ın çocuğuna ''kolik bebek'' tanısı konmuştu. Takip eden doktoru, çocuğunun bu şekilde bir süre devam edeceğini ama sonrasında her şeyin yoluna gireceğini söylemiş. Filmler çekilmiş, testler yapılmış ama sonuç hep kolik bir bebeğiniz var cümlesiyle sonlanmış.

Aysu Hanım başka bir hastane ve doktor denemesinde bulunmuş fakat sonuç yine aynı oluş; kolik bir bebeğiniz var ve sabredip, beklemekten başka yapacak bir şeyiniz yok.

Bunların sonucu olarak psikolojik destek almaya karar vermiş Aysu Hanım.

6 ay önce anne olmuş bir kadın. Görüşmeye geldiğinde yüzü soluk, gözleri şiş ve bakımsız bir haldeydi. Ben hiçbir şey demeden koltuğa oturdu ve ağlamaya başladı. 

Anlattıklarının özeti şöyle;

- Ben artık bittim, dayanacak gücüm -tek gece bile olsa- artık kalmadı,

- Artık yeter, Allah sesimi duysun istiyorum, bir şey olsun istiyorum,

- Ben artık diğer anneler gibi normal bir hayat istiyorum,

- Dermanım kalmadı artık, ayağım, kolum her bir yerim ağrıyor,

- Duvarları yumruklamak istiyorum,

- Bu gece ilk defa avazım çıktığı kadar bağırdım, hüngür hüngür ağladım,

- Ben kime ne yaptım, neden bunu ben yaşıyorum, günahım ne benim,

- Niye olmuyor, niye susmuyor bu çocuk, nedir yani sorun, niye bulamıyor doktorlar,

- Aklımı kaybettim şu an, hiçbir şeyi mantıklı düşünemiyorum,

- Sokağa çıkıp bomboş, anlamsız, amaçsız şekilde yürüyesim var, saatlerce ama,

- Fotoğraflara bakıyorum, ağlıyorum, çocuğuma da çok üzülüyorum,

- Çok çaresizim, adını koyamayacağım şekilde çok çaresiz ve zavallıyım.

Burada aslında görüşmeyi anlatmak değil amacım. Yapmak istediğim, bunun bireysel olarak bir ceza gibi düşünülmesinin önüne geçmek. Yalnızca sana değil, çokça kişinin bu sorunla uğraştığını anlatmak, daha çok kişiye ulaştırmak.

Hayatta yaşanan her olumsuzluğu, neden ben, benim suçum ne, neyin günahı, bedeli bu şeklinde kodlanan zihni bir nebze de değiştirmek amacım. 

Aslında bu tür durumlarda grup terapisinin süreç için çok daha verimli olacağını düşünmekteyim. Yalnızlık hissinden kurtulmak çok kritik önem arz ediyor.

Kolik bebek; süreklilik gösteren, günde 3-4 saatten fazla ağlama nöbetleri ve bu nöbetlere eşlik eden çığlık, huzursuzluk, sızlanma durumlarında çocuklar için konulan tanıdır.

Not: Yukarıda bahsedilen danışanın, ismi, yaşı değiştirilmiştir. İzni alınmıştır ve yazıyı önceden okuyup, yayınlayabilirsiniz Cihan Bey diyerek onaylamıştır.