Çocuklarda okula gitmek istememe ya da okula gitmeme
durumuna okul fobisi diyoruz. Okula giden çocukların yaklaşık %3-5’inde okul
fobisi görülmektedir.
Çocuk zihinsel olarak okula hazır olsa bile ruhsal olarak
okula hazır olmayabilir. Anne-babadan ayrılma, evden uzaklaşma, yeni insanların
arasına girme gibi nedenler kaygıyı arttırıp çocukta; ağlama, vurma, yere yatma
davranışlarına sebep olabilir.
Çocuk okula başladığında, olayların kendi kontrolünden
çıktığını, yetersiz kaldığını hissedebilir. Olayların aniden değiştiğini
hisseden çocuk, kendini hiç bilmediği bir ortamda güçsüz ve yalnız
hissedebilir. Bu da çocukta korkuya sebep olarak panik hale girmesine neden
olur. Ve çocuk bu durumların sonucunda okula gitmek istemez, okula gitmemenin
yollarını aramaya başlar.
Genelde bu durumlarda çocuklar;
- Mide bulantıları,
- Baş ağrıları,
- İştahsızlık,
- Karın ağrıları,
- Bedende solukluk,
- Ayakta duramama
Gibi nedenler öne sürerek okula gidemeyeceklerini
belirtirler.
Okul fobisi okula başlarken görülebildiği gibi, okula
başladıktan bir süre sonra da görülebilir. Öğretmenin aşırı otoriter tutumu,
sınıf içinde anti sosyal arkadaş olması bu duruma neden olabilir. Çocuk, neşe
kaybı, uykusuzluk, ateşli hastalık gibi belirtilerle aileye bu
memnuniyetsizliğini göstermeye başlar.
Okul Fobisi Olan Çocuklar
Okul fobisi ile karşı karşıya kalan çocuklar genelde, anneye
bağımlılık gösteren, başarı kaygısıyla büyüyen, her davranışında onay bekleyen,
aile içinde söz verilmeyen çocuklardır. Bu çocuklar ailelerinden başka ortama
girdiklerinde ya pasifleşip bir kenarda beklerler ya da o ortama girmemek için
her şeyi denerler. Günümüzde çok sık duyduğumuz ‘’aslında evde böyle değil, çok
daha konuşkan, hareketli’’ cümleleri bu çocukların aileleri tarafından
kullanılan cümlelerdir.
Okula giderken ağlayan, kendine vuran, karnı ağrıyan, ayakta
duramayan bu çocukları anneleri-babaları okuldan alıp eve getirdiklerinde bu
durumların ortadan kalktığı görülmektedir.
Elbette okula gitmek istemeyen her çocuk okul fobisiyle
karşı karşı diyemeyiz. Çocuğun ruhsal ve fiziksel durumunu iyi gözlemlemeli
aile. Başka türlü sorunları okuldan kaçma, okula gitmeme olarak algılamak
çocuğun geleceği açısından hiç sağlıklı olmayacaktır. Bu da kritik bir öneme
sahiptir.
Peki Aileler Ne Yapmalı?
1-) Okul başlamadan okul hakkında, öğretmenler hakkında,
kurallar hakkında minik minik bilgiler verilmeli.
2-) Bu bilgiler okula giderek, okul tanıtılarak olabileceği
gibi, resimli kartlarla çocuğa bire bir drama tarzı aktarılarak ta verilebilir.
3-) Okula bir ceza unsuru gibi önceden anlam yüklenmemeli.
Okula gittiğinde göreceğim seni, bakalım bunları öğretmenine de yapabilecek
misin gibi cümleler kullanılmamalı.
4-) Özellikle ilk bir,iki hafta çocukla sürekli konuşulmalı.
Okula giderken ne istersin?, Okula yarın kiminle gidersin? gibi paylaşıma
yönelik iletişim geliştirilmeli.
5-) Zorlanan çocuklar için okulun bahçesinde bir süre
bekleme, beraber sınıfa girme, öğretmen ile iletişime geçerek giriş çıkışlarda
çocukla beraber olma uygulanabilir bir sistemdir.
6-) Ödevleri beraber paylaşarak yapmak, beraber yazı yazmak
çok faydalı olacaktır.
7-)Hayatın sadece okul olmadığı mesajı verilmeli, okul
dönüşleri park, futbol, müzik gibi etkinlikleri yapmaya devam edilmeli.
8-) Serbest zamanının hala olduğu, okul haricinde bir
çocuğun var olduğu gösterilmeli, okul ile beraber boğulacağı bir okyanusa
girmemeli çocuk.
9-) Devam eden kaygı, korku durumlarında konuşmaya devam
edilmeli, iletişim sürekliliği sağlanmalı.
Özetle, çocuklar bu dönemde okulu hakkında hiç bilmedikleri
bir dünya olarak algılamaktadırlar. Aile olarak onun yanında olduğumuzu, bu
hayatı beraber yaşadığımızı hissettirerek bu kaygı durumunu azaltmak bizim
elimizdedir.