7 Ekim 2015 Çarşamba

OKUL FOBİSİ-KORKUSU

Çocuklarda okula gitmek istememe ya da okula gitmeme durumuna okul fobisi diyoruz. Okula giden çocukların yaklaşık %3-5’inde okul fobisi görülmektedir.
Çocuk zihinsel olarak okula hazır olsa bile ruhsal olarak okula hazır olmayabilir. Anne-babadan ayrılma, evden uzaklaşma, yeni insanların arasına girme gibi nedenler kaygıyı arttırıp çocukta; ağlama, vurma, yere yatma davranışlarına sebep olabilir.
Çocuk okula başladığında, olayların kendi kontrolünden çıktığını, yetersiz kaldığını hissedebilir. Olayların aniden değiştiğini hisseden çocuk, kendini hiç bilmediği bir ortamda güçsüz ve yalnız hissedebilir. Bu da çocukta korkuya sebep olarak panik hale girmesine neden olur. Ve çocuk bu durumların sonucunda okula gitmek istemez, okula gitmemenin yollarını aramaya başlar.
Genelde bu durumlarda çocuklar;
    -     Mide bulantıları,
    -     Baş ağrıları,
    -     İştahsızlık,
    -     Karın ağrıları,
    -     Bedende solukluk,
    -     Ayakta duramama
Gibi nedenler öne sürerek okula gidemeyeceklerini belirtirler.
Okul fobisi okula başlarken görülebildiği gibi, okula başladıktan bir süre sonra da görülebilir. Öğretmenin aşırı otoriter tutumu, sınıf içinde anti sosyal arkadaş olması bu duruma neden olabilir. Çocuk, neşe kaybı, uykusuzluk, ateşli hastalık gibi belirtilerle aileye bu memnuniyetsizliğini göstermeye başlar.

Okul Fobisi Olan Çocuklar

Okul fobisi ile karşı karşıya kalan çocuklar genelde, anneye bağımlılık gösteren, başarı kaygısıyla büyüyen, her davranışında onay bekleyen, aile içinde söz verilmeyen çocuklardır. Bu çocuklar ailelerinden başka ortama girdiklerinde ya pasifleşip bir kenarda beklerler ya da o ortama girmemek için her şeyi denerler. Günümüzde çok sık duyduğumuz ‘’aslında evde böyle değil, çok daha konuşkan, hareketli’’ cümleleri bu çocukların aileleri tarafından kullanılan cümlelerdir.
Okula giderken ağlayan, kendine vuran, karnı ağrıyan, ayakta duramayan bu çocukları anneleri-babaları okuldan alıp eve getirdiklerinde bu durumların ortadan kalktığı görülmektedir.
Elbette okula gitmek istemeyen her çocuk okul fobisiyle karşı karşı diyemeyiz. Çocuğun ruhsal ve fiziksel durumunu iyi gözlemlemeli aile. Başka türlü sorunları okuldan kaçma, okula gitmeme olarak algılamak çocuğun geleceği açısından hiç sağlıklı olmayacaktır. Bu da kritik bir öneme sahiptir.

Peki Aileler Ne Yapmalı?

1-) Okul başlamadan okul hakkında, öğretmenler hakkında, kurallar hakkında minik minik bilgiler verilmeli.
2-) Bu bilgiler okula giderek, okul tanıtılarak olabileceği gibi, resimli kartlarla çocuğa bire bir drama tarzı aktarılarak ta verilebilir.
3-) Okula bir ceza unsuru gibi önceden anlam yüklenmemeli. Okula gittiğinde göreceğim seni, bakalım bunları öğretmenine de yapabilecek misin gibi cümleler kullanılmamalı.
4-) Özellikle ilk bir,iki hafta çocukla sürekli konuşulmalı. Okula giderken ne istersin?, Okula yarın kiminle gidersin? gibi paylaşıma yönelik iletişim geliştirilmeli.
5-) Zorlanan çocuklar için okulun bahçesinde bir süre bekleme, beraber sınıfa girme, öğretmen ile iletişime geçerek giriş çıkışlarda çocukla beraber olma uygulanabilir bir sistemdir.
6-) Ödevleri beraber paylaşarak yapmak, beraber yazı yazmak çok faydalı olacaktır.
7-)Hayatın sadece okul olmadığı mesajı verilmeli, okul dönüşleri park, futbol, müzik gibi etkinlikleri yapmaya devam edilmeli.
8-) Serbest zamanının hala olduğu, okul haricinde bir çocuğun var olduğu gösterilmeli, okul ile beraber boğulacağı bir okyanusa girmemeli çocuk.
9-) Devam eden kaygı, korku durumlarında konuşmaya devam edilmeli, iletişim sürekliliği sağlanmalı.

Özetle, çocuklar bu dönemde okulu hakkında hiç bilmedikleri bir dünya olarak algılamaktadırlar. Aile olarak onun yanında olduğumuzu, bu hayatı beraber yaşadığımızı hissettirerek bu kaygı durumunu azaltmak bizim elimizdedir.

28 Ağustos 2015 Cuma

Anaokulu Seçiminde Aileler Nelere Dikkat Etmeliler?

Okul öncesi eğitim çocuk gelişimi açısından kritik öneme sahiptir. Çocuklar bu dönemde, güven-güvensizlik, bağlanma, özerk olma, haz alma, hayatı anlama, anlamlandırma gibi kişiliğini şekillendirecek süreçlerden geçmektedirler. Çocukların fiziksel gelişimlerinin, sosyal gelişimlerinin, duygusal gelişimlerinin ve zihinsel gelişimlerinin en hızlı olduğu dönemdir okul öncesi dönem.
Ve günümüzde anne, babaların çalışma tempolarının uzunluğu, çocuğa ayrılan vaktin minimuma düşmesinden de kaynaklı olarak çocuğun okul öncesi eğitimi hangi kurumda aldığının önemi artmıştır.
Peki bu kadar krritik olan dönemde anaokulu seçimi nasıl olmalıdır?
1-) Öncelikle okulun sahibi yani okulu işleten kişinin vasfına bakılmalı. Alan mezunu mu? Alan ile alakalı eğitimi nedir gibi. Bunun yanında okul öğretmenlerinin üniversite mezunu olmaları, meslekleri ile alakalı kişisel gelişimlerini olumlu yönde sağlamış olmaları ve çocukları seviyor olmaları önem taşımaktadır. Çocuk günün belki de 8-10 saat aralığını bu okulda geçirecek, bu sebeple anne-baba haricinde rol model alacağı ilk kişi öğretmeni olacaktır. Bu nedenle öğretmen seçimine çok dikkat edilmelidir. Bence okul seçiminin aile adına en büyük karar aşaması bu ilk madde olmalıdır. Sonra diğer maddeler anlam kazanacaktır.
2-) Okulun fiziksel ortamının uygunluğu. Mümkünse bahçesi olan ve gün içnde bahçesini kullanan bir okul tercih edilmesi önemlidir. Çocuğun zihinsel gelişimin yanında fiziksel gelişimine de katkı sağlaması için bunun olması gerekmektedir. Örneğin, etkinlikler başlamadan bir sabah sporu, etkinlik aralarında grup egzersizleri gibi aktiviteler çocuk için çok sağlıklı olacaktır.
3-) Sınıf bölümlerinin sistemli olması. Sınıfların yaş gruplarına göre, yeterli sayıda öğretmen ile beraber organize edilmesi de diğer önemli faktördür. Sınıfın çok kalabalık olması ( 20-30 kişi ), veya çok az kişi olması (3-4 kişi) çocuk için istenen bir durum değildir. Aile okula başladıktan sonra bu konuya özellikle dikkat etmelidir.
4-) Özel çocuk hakkında bilgi sahibi olunması. Çocuğunuz otizm, asperger, down sendromu gibi tanılara sahipse, bu konularda yetkinliği, bilgisi,birikimi olan bir okul tercih edilmelidir. Çocukların gelişiminin nasıl takip edileceği önemli olduğundan okul personelinin bilgi sahibi olup olmadığı öğrenilmelidir.
5-) Eğitim programı. Çocuklar toplu halde eğitim gördükleri için bir program dahilinde takip edilmeleri gerekmektedir. Bilimsel olarak takip edilmeli ve aileye belli aralıklarla bilgi akışı sağlanmalıdır. Okul sadece vakit geçirilen bir yer değildir. Ki 0-3 yaş ve 3-6 yaş dönem aralığı gelişimsel olarak takibin en değerli olduğu yaş dönemi olarak hepimiz tarafından bilinmektedir. Bunun yanında özel gelişim gösteren çocuklar için de farklı eğitim programları hazırlanmalı ve aileye sunulmalıdır. Okul seçiminde aile bu konuya da dikkat etmelidir.
Bu bahsettiğimiz 5 maddenin yanında aileler şu konulara da dikkat etmelidirler;
- Çocuklarınız için gelişim takip programı talep ediniz. Örneğin; yıl içinde iki defa gelişim basamakları değerlendirilen çocuğunuzun raporlaması size verilsin. Siz de somut olarak çocuğunuzun gelişimini takip etmiş olursunuz.
- Okulun iletişimi. Şeffaf bir iletişim kanalı kuran okul tercih ediniz. Sorumluluk alan, aile ile dirsek temasında olan ve süreci birlikte ilerlettiğiniz  okul her zaman sizin için çok daha verimli günleri beraberinde getirecektir.
- Yukarıda bahsettiğimiz eğitimsel süreçlerin yanında bir okul öncesi kurumda mutlaka branş dersleri de olmalıdır. Drama gibi, Piyano gibi, Sanat Atölyesi gibi, Dans Atölyesi gibi, Mutfak atölyesi gibi, Kodlama Atölyesi ve daha da şekillendirilebilecek branş etkinlikleri gibi. Çocuğun gelişimsel sürecinde bu aktivitelerin etkisi yadsınamaz derecede önemlidir.

Son olarak şunu eklemek isterim;

Elbette bir okulun güvenliği, yemek menüsü, temizliği, binası da önemlidir ama ben yazımda işin eğitim kısmından ve çocuk özelinde bu kısmın neler getireceğinden bahsetmek istedim. Okul görüşmelerinizde bu kısımları sorarak süreci yönetebilirsiniz.

Özetlersek;
Okul seçimi konusunda anne ve babanın belirli kriterleri olmalı. Ve bu kriterler doğrultusunda yapılacak okul seçiminden sonra aile daha huzurlu ve rahat şekilde çocuğunu eğitime başlatacaktır.

Sevgiler,

Psikolog Cihan Çelik

9 Ağustos 2015 Pazar

KOLİK BİR BEBEĞE SAHİP OLAN ANNENİN HİSSETTİKLERİ


Çocuk sahibi olmak, hayatını birleştirmiş her erkek ve kadının hayalidir. ( Elbette istisnalar söz konusudur.) 

Şimdi size, kolik bir bebeğe sahip olan annenin neler hissettiğini anlatmak istiyorum.

Bundan 20 gün önce, 26 yaşında Aysu adında yeni anne olmuş birisi randevu talep etti. Günü, saati ayarladık ve bir görüşme gerçekleştirdik.

Aysu Hanım'ın çocuğuna ''kolik bebek'' tanısı konmuştu. Takip eden doktoru, çocuğunun bu şekilde bir süre devam edeceğini ama sonrasında her şeyin yoluna gireceğini söylemiş. Filmler çekilmiş, testler yapılmış ama sonuç hep kolik bir bebeğiniz var cümlesiyle sonlanmış.

Aysu Hanım başka bir hastane ve doktor denemesinde bulunmuş fakat sonuç yine aynı oluş; kolik bir bebeğiniz var ve sabredip, beklemekten başka yapacak bir şeyiniz yok.

Bunların sonucu olarak psikolojik destek almaya karar vermiş Aysu Hanım.

6 ay önce anne olmuş bir kadın. Görüşmeye geldiğinde yüzü soluk, gözleri şiş ve bakımsız bir haldeydi. Ben hiçbir şey demeden koltuğa oturdu ve ağlamaya başladı. 

Anlattıklarının özeti şöyle;

- Ben artık bittim, dayanacak gücüm -tek gece bile olsa- artık kalmadı,

- Artık yeter, Allah sesimi duysun istiyorum, bir şey olsun istiyorum,

- Ben artık diğer anneler gibi normal bir hayat istiyorum,

- Dermanım kalmadı artık, ayağım, kolum her bir yerim ağrıyor,

- Duvarları yumruklamak istiyorum,

- Bu gece ilk defa avazım çıktığı kadar bağırdım, hüngür hüngür ağladım,

- Ben kime ne yaptım, neden bunu ben yaşıyorum, günahım ne benim,

- Niye olmuyor, niye susmuyor bu çocuk, nedir yani sorun, niye bulamıyor doktorlar,

- Aklımı kaybettim şu an, hiçbir şeyi mantıklı düşünemiyorum,

- Sokağa çıkıp bomboş, anlamsız, amaçsız şekilde yürüyesim var, saatlerce ama,

- Fotoğraflara bakıyorum, ağlıyorum, çocuğuma da çok üzülüyorum,

- Çok çaresizim, adını koyamayacağım şekilde çok çaresiz ve zavallıyım.

Burada aslında görüşmeyi anlatmak değil amacım. Yapmak istediğim, bunun bireysel olarak bir ceza gibi düşünülmesinin önüne geçmek. Yalnızca sana değil, çokça kişinin bu sorunla uğraştığını anlatmak, daha çok kişiye ulaştırmak.

Hayatta yaşanan her olumsuzluğu, neden ben, benim suçum ne, neyin günahı, bedeli bu şeklinde kodlanan zihni bir nebze de değiştirmek amacım. 

Aslında bu tür durumlarda grup terapisinin süreç için çok daha verimli olacağını düşünmekteyim. Yalnızlık hissinden kurtulmak çok kritik önem arz ediyor.

Kolik bebek; süreklilik gösteren, günde 3-4 saatten fazla ağlama nöbetleri ve bu nöbetlere eşlik eden çığlık, huzursuzluk, sızlanma durumlarında çocuklar için konulan tanıdır.

Not: Yukarıda bahsedilen danışanın, ismi, yaşı değiştirilmiştir. İzni alınmıştır ve yazıyı önceden okuyup, yayınlayabilirsiniz Cihan Bey diyerek onaylamıştır.

19 Haziran 2015 Cuma

Sosyal Medyada Hadsiz Blogger Anne Sorunsalı


Son zamanlarda belki de çocuğum olduğu için iyiden iyiye dikkatimi çeken bir sorun var; herkese akıl veren ( blog'u olan, bir gazetede köşe yazan, ya da internet sitesi olan çocuklu anneler ) ukala, hadsiz çocuklu anneler.

Çocuğuna canım deme, aşkım deme, hayatım deme, onu alma deme, al deme, yürü deme, yürüme deme, parkta bırakma, parkta bırak, tatile git ya da gitme, evde bırakma, yok aslında bırak, sen bak, hayır çalış bakıcı baksın gibi yüzlerce öneri, hiçbir dayanağı olmayan sadece kendi hayatlarındaki tecrübeye dayanan öğrenilen şeyler. Ya sonra?

Ya senin çocuğun gibi değilse karşındaki çocuk? Kesin ve net ifadelerle ukala şekilde yazdığın o şeyler o çocuğun zararına olacaksa? Ama bu önemli değil, ben kendi çocuğuma yaptım oldu. Gerisi beni ilgilendirmez. Ama sosyal medyada, gazetede, köşemde her yerde yazmaya devam ederim. Çünkü ben sorumlu değilim ama havamı da atarım.

Her çocuk kendine özel, şunu o beyinlerinize kaydedin artık. Böyle olmasaydı iki tane çocuk gelişim psikolojisi kitabı yazılırdı ve herkes onları okur uygulardı. Ama yüzlerce kitap olmasına rağmen hala bir şeyler tartışılıyor ve uygulanmaya çalışılıyorsa demek ki bu çocukların her birinin farklı özellikleri var.

Yani sevgili blogger anne her çocuk senin çocuğunun aynısı değil. Şunu asla yapmayın bunu kesinlikle yapın diye haykırdığın şeyler belki de o çocuklara geri dönüşü zor zararlar verecek. Ama herhangi bir sorumluluğun olmadığı için sorun yok değil mi?

Sen çocuğunu mahvetmişsin, bunun geri dönüşü yok falan gibi zırvalamaları bir meslek uzmanı yapmaz çünkü. Bunun adı kesinlikle hadsizlik. Bunu yalnızca blogger –kendine çocuk gelişim uzmanı diyen- anne yapar. Hem de umrunda olmadan yapar.
2 çocuğum var benim, ben her şeyi bilirim diyerek binlerce sayfa bilgiyi, teoriyi yalayıp yutmuş uzmanlara kafa tutan blogger annesi var yahu.  Olayın artık tehlikeli hal aldığının ispatıdır bu. Ve bu yazıyı yazmamın sebebidir bu. Harbiden işin,ipin ucu kaçmış durumda.

Hiç hayatında 3 yaşında İspanyol bir ailenin çocuğunu nasıl yetiştirdiğini gördün mü süper tavsiyeleri olan blogger anne? Ya da hiç merak ettin mi? Ya da niye merak edeceğim, nasılsa reklamım var, yazılarım binlerce kişiye ulaşıyor, gazeteye ulaşacak gücüm de var, twitterda bir bağırsam yazım 3 bin retweet alırım falan mı diyorsun?

Sevgili anne babalar, çocuğunuz ile ilgili danışmak istediğiniz, başa çıkmakta zorlanıp biriyle paylaşmak istediğiniz şeyler bu blogger anneler değil işin uzmanları olsun. İşi gerçek anlamda etik, sorumlulukla yapan, çocuğunuzda ruhsal bir hasar yaratmamak için mücadele eden uzmanlar olsun muhattap olacağınız kişiler. Bu şekilde davranırsanız hem daha kolay sonuca ulaşırsınız hem de dediğim gibi aile olarak herhangi bir sorunla karşılaşmadan süreci tamamlarsınız.

Özetle, çocuklarınızı düşünün, onları emanet edeceğiniz kişileri de araştırınız. Gerekirse sorgulayınız, ne okumuş, nasıl bir yetkinlik sahibi karşınızdaki kişi bunu biliniz.

Bunu yaparsanız her şey çok daha güzel olacak. Bundan emin olabilirsiniz.


Sevgilerle,

15 Mayıs 2015 Cuma

Özel Öğrenme Güçlüğü Nedir? Ne Yapılmalıdır?


Özel öğrenme güçlüğü, son yıllarda giderek artan tanı sayısıyla ailelerin çocuklarıyla ilgili en çok karşılaştıkları sorunlardan biri olmuştur. Nedenleri konusunda net bir fikir birliği yoktur. Bu gibi durumlarda nedenlerden ziyade ne yapılacağı üzerinde durulması aile ve çocuk açısından daha faydalı olacaktır. Basit şekilde özel öğrenme güçlüğü belirtilerinden, tanımından bahsedeceğim ve eğitim nasıl olması gerektiğini anlatıp bir vaka ile durumu özetleyeceğim.

 Amerika Birleşik Devletleri eğitim dairesi 1976 yılında özel öğrenme güçlüğünü şöyle tanımlamıştır; '' özel öğrenme güçlüğü, sözlü ifade, yazılı ifade, dinleyerek kavrama, okuyarak kavrama, basit okuma becerileri, matematik işlemler, matematik zeka ya da imla gibi alanlardan birinde ya da çoğunda çocuğun zihinsel yetenekleriyle başarısı arasında ciddi farklılıklar olması'' şeklinde tanımlamıştır.

Yani daha sadeleştirirsek, çocuğun zeka olarak normal olmasına rağmen akademik başarısının normalin altında olması durumudur. Matematik başarısı iyi durumdayken, türkçe başarısının çok kötü durumda olması olabileceği gibi, türkçe başarısı iyi durumdayken, matematik başarısının çok kötü durumda olması şeklinde de olabilmektedir.


Özel Öğrenme Güçlüğü Tanısına Sahip Çocuklar Nasıl Davranırlar?

1. Dikkati kısa sürelidir.
2. Zamanı iyi kullanamaz ve dağınıktır.
3. Ya kıpır kıpırdır, çok hızlı hareket eder ya da çok yavaş hareket eder.
4. Sağ-sol ayırt etmekte güçlük yaşarlar.
5. Motor koordinasyon gerektiren oyunlarda zorlanırlar.
6. Algılamada sorun yaşarlar.
7. Bazı harfleri okurken unutur, ya da bazı harfleri eklerler.
8. Okumaları yavaştır, p,b,d gibi ya da h,y,s,z gibi harfleri karıştırırlar.
9. Kelimeleri kısaltarak ya da uzatarak okurlar.
10. Bir satırı takip edemezler, karıştırırlar.
11. Çarpım tablosu öğrenme, sayıları kavrama, parayı tanıma gibi konularda sıkıntı yaşarlar.
12. Benlik saygıları düşüktür.

Eğitimleri Nasıl Olmalıdır?

Öğrenme güçlüğü gösteren çocuklar birbirlerinden çok farklı özellik gösterebilirler. Öncelikle sorun olan alan net bir şekilde belirlenmelidir.

Öğrenme güçlüğü olan çocuk ile etüt merkezi, dershane tarzı akademik destek değil, bire bir eğitim verilecek şekilde destek sağlanmalıdır. Akademik olarak sınıf düzeyinde sıkıntı yaşayan çocuğu tekrar sınıf içine sokmak, etüt saatine katılmasını sağlamak ve düzeyine inmeden eğitim verdirmek, çocuk için zaman kaybından başka bir şey olmayacaktır.

Akademik olarak destek sağlayan kişinin çocuğun düzeyini çok iyi gözlemleyip, o düzeyden başlayarak eğitim vermesi gerekmektedir. Şöyle ki; çocuk 3.sınıfa gitmesine rağmen değerlendirme sonucu 2.sınıf düzeyinde bir çocuk olduğu saptanmışsa, vakit kaybetmeden 2.sınıf düzeyinden başlanarak eğitim hızlandırılmalıdır.Haftada 1 ders saati destek asla yeterli değildir. Haftada en az 3-4 saat bire bir eğitim ile destek almalıdır çocuk.

Örnek Vaka;

Barış Meral, 9 yaşında, 3.sınıf öğrencisi.

Öğretmeninin Barış hakkında görüşleri;

* Derslere karşı ilgili değil, çabuk sıkılıyor, dikkati çok kısa süreli, etrafındakilerle ilgileniyor sürekli.

* Matematik ve fen bilgisi dersleri iyi olmasına rağmen, türkçe ve hayat bilgisi çok kötü durumda.

* Ödevlerini unutuyor, yapmadan geliyor, ya da ailesine söylemiyor.

* Sınıfın akademik düzeyinde çok geri kalmış durumda, çok yavaş yazıyor ve yazdığı okunmuyor, okuduğunda da karşıdaki kişiye anlatamıyor.

* Sınıf arkadaşlarıyla arası iyi, arkadaşları tarafından seviliyor.

* Hafızası zayıf, muhakeme yeteneği sınırlı, ders sürekliliği hiç yok.

Barış ile vakit kaybetmeden wisc-r testi uygulaması yaptık. Ve sonuca göre performans puanı 111 çıkarken, sözel test puanı 89 çıkmıştır. Aslında zeka puanı olarak normal zeka düzeyinde bir çocuk olmasına rağmen, matematik ve fen derslerinde iyi durumda olması, türkçe, hayat bilgisi gibi derslerde ise çok zayıf durumda olması zaten olağan bir sonuç olarak karşımıza çıktı. Barış 3. sınıfa gitmesine rağmen, kelime bilgisi, soruları anlayıp, cevaplaması, iletişim başlatması ve sürdürmesi, sorular karşısında neden-sonuç ilişkisi kurması, okulda öğrenilen bilgiyi hafızada tutması gibi alanlarda 1.sınıf düzeyinde olduğu görülmüştür.

Aile dershaneye kayıtlı olan çocuğunu dershaneden aldı ve vakit kaybetmeden bir eğitimciden haftada 5 saat bire bir ders almaya başladı. Barış'ın düzeyine inilerek derse başlandı ve bu sınıf öğretmeni ile konuşuldu. Barış'ın aradaki akademik farkı kapatması için nasıl bir yol izleneceği anlatıldı ve öğretmenden yardım istendi, destek istendi.Bunun yanında yapılan dersler konusunda ailenin sürekli tekrar ettirmesi ve Barış ile daha fazla vakit geçirmeleri istendi. Barış bir senelik eğitim sonucunda aradaki farkı kapatmaya başladı ve sınıf düzeyine gelemese de baya baya ilerleme kaydetti.

Yaşadığı davranış problemleri de ortadan kalkmaya başladı. Çünkü anlamadığı, çözemediği, canının sıkıldığı konular azalmaya başladı. Kendini daha net ifade etmeye başladı ve onay aldığını da görünce sınıfına karşı aidiyeti arttı. Daha mutlu bir çocuk oldu.

Özetle,

Özel öğrenme güçlüğü zeka geriliği olmaksızın, normal zeka düzeyinde çocukların sözel ya da performans ya da her iki alanda birden sorun yaşamaları demektir. Bununla başa çıkabilmenin yolu da yukarıda anlatıldığı gibi bire bir destek eğitimidir. Vakit kaybetmeden başlanan her eğitimin olumlu geri dönüşleri daha çabuk ve hızlı olacaktır. Bunu ailelerimiz hiçbir zaman unutmamalıdır.

Sevgilerle,

Psikolog Cihan Çelik

13 Nisan 2015 Pazartesi

Yeni Doğan Bebeklerde Zihinsel Gelişim


Bebekler 2-3 aylık olduktan sonra soyunmuş olmaktan hoşlanırlar ve elleriyle, kollarıyla kendi bedenlerini tanırlar. Bu dönemden itibaren anne, babanın yüzü, sesi, davranışları, diğer yetişkinlerin hareketleri bebeğin en çok dikkat ettiği ve hoşlandığı şeydir. Bebekle göz teması kurmak, onunla konuşmak, onun dikkatini çekmek, onunla iletişim halinde olmak, bebek için mükemmel geçen vakit demektir.

Bebekler 3-6. aylar arasında oyuncaklara ilgi duymaya başlarlar. Ancak onların algılamalarının, hareketlerinin yetişkinlerden yavaş olduğunu unutmayın. Bir oyuncak uzattığınızda bebeğe 4-5 saniye zaman verin ve tepki verdiğinde onu olumlu şekilde onaylayın, alkışlayarak-gülerek gibi. Bebeklerle oyun oynarken onları tanımak gerekir. Bir bebekle ''ce oyunu'' oynadığınızda keyifle gülerken diğer bebek bu oyun anında ağlaya bilmektedir.

Bebekler 6-12. aylar arasında ellerini daha sık kullanmaya ve elleriyle dünyayı keşfetmeye başlarlar. Nesneleri sadece tutmakla kalmazlar, onları ağızlarına götürürler ve onlarla oynamaya başlarlar. Elleriyle oyuncakları, nesneleri tutarlar, sallarlar, vururlar, atarlar. Ve bu aşamada yumuşak, sert, düz, pürüzlü, tutulabilir, tutulmaz nesneleri keşfetmeye başlarlar.

6.aylık bir bebek elindeki ses çıkaran çıngırağı sallar, sesi duyar ve daha sonra tekrar sallar. Ayağı ile yatağında asılı olan oyuncağa vurur, sallandığını görür ve tekrar bunu yapmak ister. Bu dönemlerde daha önceden elinden düşürüp hiç ilgisini çekmeyen bir oyuncağı elinden düşürdüğünde onu takip edip nereye gittiğine bakmaya çalışır.

6-12. aylar arasında bebek kendi kendine oturmaya başladığı için ve hareketlendiği için yapabilip, başardığı şeyleri tekrar etmek ister.  Bebekler bu dönemde neden-sonuç ilişkisini keşfetmeye başlarlar. Bu nedenle bebekler bu dönemde, vurarak, atarak, iterek, sallayarak ses çıkarabildiği oyuncaklarla ve evde bu işlevde olan nesnelerle oynamaktan hoşlanırlar.  Bu dönemde bebeği dışarıda dolaştırmak, beraber basit ev işlerini yapmak, ona minik minik ev içinde görevler vermek gelişimi açısından harika olacaktır.

Bebekler 8-9. aydan itibaren ellerini sağlayarak ''hoşçakal'' el işaretinin taklidini yapabilirler ve bunu bağımsız yapmaya başlarlar. Bebek önceleri bir defada sadece bir nesneye odaklanıp, başka nesne verildiğinde odaklandığını bırakmakta iken, daha sonraları iki nesneyi iki eline almaya başlar ve ağzına götürür ya da birbirlerine vurmaya başlar.

Bebekler 10-11. aydan itibaren istenen bir nesneyi vermek için avucunu açarak bırakabilir ya da vermemek için ellerinde sımsıkı tutabilirler. 1 yaşına yaklaştıklarında yerdeki küçük şeyleri ( kuru üzüm gibi ) başparmağı ve işaret parmağını kullanarak alabilirler.

Bebekler için oyun zihinsel gelişim açısından önemli yer tutar. Bebeğinize uygun oyunlar,aktiviteler, eğlenceli oyuncaklarla oluşturulan oyunlar oluşturup oynarsanız bebeğiniz zihinsel ve sosyal olarak desteklenmekte demektir. Anne-baba olarak çocuğunuz için bu yaşlarda yapacağınız en mantıklı ve doğru şey onunla oyunlar oynamak ve sürekli iletişim halinde olmaktır.

16 Mart 2015 Pazartesi

Üstün Zekalı Olmak Suç Mu?


Özellikle son 1 senede sıklıkla karşılaştığım bir sorun hakkında yazı yazmak istedim; Üstün zekaya sahip çocuklar ve onları anlamayan öğretmenleri-okulları. Bu çocukların dikkatsiz, yaramaz, söz dinlemeyen, sınıfın düzenin bozan çocuklar olarak adlandırılmaları ciddi anlamda sinir bozucu bir hal almaya başladı.

Ülkemizde şu an okula giden 17 milyon 500 bin öğrenci var. Bu öğrencilerin %1 - %3'ü üstün zekalı. Yani Türkiye'de şu an 350 bin öğrenci üstün zekalıdır. Ama ne yazık ki, tanımlanan, değerlendirmeye alınan ise 11 bin öğrenci var. Yani ülkemizde 350 bin öğrenci üstün zekalılara yönelik eğitim alabilecekken sadece 11 bin öğrenciye bu fırsat tanınmıştır. Ki bu 11 bin çocuğun da kaçı bu eğitimi veren okul ve öğretmenler ile tanışmış, bu da koca bir soru işaretidir.

Üstün Zekalı Bir Öğrenci; Barış

Barış 8.5 yaşında, İstanbul'da özel bir kolejın 2.sınıfına gitmektedir. Yapılan zeka testinde IQ'su 135 puan olarak belirlenmiş ve üstün zekalı olduğu saptanmıştır. Barış, okuma yazmayı okula gitmeden öğrenen, tarih konularını ezbere bilen, okuduğu kitapları uzun süre hafızasında tutabilen bir okul öncesi dönem geçirmiştir. Ve nihayetinde okula kaydolma yaşında okula yazılmıştır.

Annesi Meral hanım, okul sürecini şöyle özetledi; Barış okula başladığından beri mutsuz, arkadaşları arasında yalnız, öğretmenini sevmeyen bir çocuk oldu. Bunun yanında ödevlerini yapmak istemeyen, onları çok basit bulduğunu söyleyen, ders yaparken sıkıldığını söyleyen birini bulmaya başladım karşımda. Kimsenin çocuğunu anlamadığını ve bu durumdan çok sıkıldığını anlattı Meral hanım.

Bunun yanında öğretmeninin Barış hakkındaki görüşleri; Sınıf düzenine uymayan, derslerde ayağa kalkan, yaramaz, durmadan soru soran, arkadaşlarıyla iletişimi olmayan, dikkati dağınık olan bir öğrenci. Kesinlikle bir uzaman başvurmalı ve sorunu çözmeli.Barış diğerlerinden farklı, bir sorunu var bence demiştir öğretmenimiz.

Barış'ın hayata dair görüşleri;

* Okul      .......hiç mutlu olmadığım bir yer......
* Dersler   ..........keşke daha az ders olsa okulda.....
* Arkadaşlar .......onları seviyorum ama sadece Kaan beni anlıyor......
* Öğretmenim  .....her gün bana kızıyor......
* Keşke ben ...........yaz tatilinde olsam......
* En çok sevdiğim .......oyuncaklarım ve tatil.....
* Büyüyünce ..tarih profesörü olacağım......
* Babam ...keşke daha az seyahate çıksa.....
* Annem ...onu çok seviyorum.....




Twitter: @psikologcihan
Mail: cihancelik1983@gmail.com
İnstagram: cihancelik1
.


6 Mart 2015 Cuma

Bir Çocuğun ''Özel Eğitime'' İhtiyacı Olduğunu Nasıl Anlarsınız?


Eğer ki, bahsedeceğim 9 madde konusunda geç kalırsanız ve zaman kaybederseniz telafisi olmayan bir şekilde hata yapmış olursunuz.

Özel eğitimle beraber çocuklar gelişim geriliği yaşadıkları alanlarda ilerleme kaydederek, yaşıtları seviyesinde hayata devam edebilirler. Ya da bağımsız olarak hayata tutunmayı öğrenirler.

Bu konunun kabul edilmeyecek, utanılacak, kaygı duyulacak bir yönü yoktur. 8 çocuktan 1'i gelişim problemi yaşamaktadır. Bununla mücadele etmenin tek yolu eğitimdir. Bir an önce eğitime başlamak aile ve çocuk için en doğru yol olacaktır.

1- 6 aylık bir bebek başını kontrol edemiyorsa ve dik tutamıyorsa, destekle oturamıyorsa, nesneleri ya da aile bireylerini takip edemiyorsa, babıldar tarzda sesler çıkaramıyorsa,

2- 12 aylık bir bebek destekle yürüyemiyorsa, nesneleri uzanıp alamıyorsa, bilinçli biçimde anne ya da babasına seslenemiyorsa,

3- 18 aylık bir bebek göz teması kuramıyorsa, verdiğiniz tek kelimelik komutları anlamıyorsa, çevredeki nesneleri algılayamıyorsa,

4- 2 yaşında bir çocuk yürüyemiyorsa, bağımsız oyun oynayamıyorsa, tuvalet ihtiyacını haber veremiyorsa, en az iki kelimeden oluşan cümleler kuramıyorsa, çevresindeki insanların oyunlarına etkili biçimde katılamıyorsa,

5- 3 yaşında bir çocuk yaşadıkları ile ilgili size bilgi veremiyorsa, en az iki rengi adlandıramıyorsa, yaşıtları ile oynayamıyorsa,

6- 4 yaşında bir çocuk renkleri halen bilemiyorsa, çizgili bir nesneyi boyayamıyorsa, insanlarla iletişimden kaçıp kendi başına kalmayı tercih ediyorsa, çevresindeki hayvanları ya da nesneleri adlandıramıyorsa,

7- 5 yaşındaki bir çocuk çizgi çizemiyorsa, soru soramıyorsa, yaşadığı ya da hayal ettiği bir hikayeyi anlatamıyorsa, sayı sayamıyorsa,

8- İlkokula başlayan bir çocuk geometrik şekilleri ve renkleri halen bilmiyorsa, önüne belli sayıda nesne konulduğunda sayıp söyleyemiyorsa, kavramları az, çok, hafif, ağır olarak bilemiyorsa, aynı ve farklı kavramlarını bilemiyorsa,

9- İlkokula başlayan bir çocuk sesleri ve rakamları tanımakta güçlük çekiyor ya da karıştırıyorsa, sesleri birleştiremiyorsa, toplama işlemi yapamıyorsa, harfleri veya rakamları ters yazıyorsa,

vakit kaybetmeden bir uzmandan yardım alınız gelişim sürecini takip etmeye başlayınız.

mail: cihancelik1983@gmail.com
twitter: cihancelik3
facebook: cihancelik
instagram: cihancelik1






3 Mart 2015 Salı

Çocuk Cinsellikte Neyi Merak Eder?

Çevresini ve dış dünyayı yeni yeni tanımaya çalışan çocuğun özellikle 3 yaş civarında aşırı meraklı olduğu ve bu yaş dönemlerinde anne ve babasını soru yağmuruna tuttuğu bir gerçektir. Bu sorular içerisinde anne ve babaları en çok zorlayan ise cinsel içerikli sorulardır. Aniden, hiç beklemedikleri zamanlarda cinsellikle ilgili sorularla karşılaşan anne babalar ne yapacaklarını bilemez bir hal içine girerler. Ve sorulara net cevaplar veremezler hatta çocukları tersleme yoluna giderler.

Bu durum karşısında çocuk iyice meraklanır ve sorularına cevap aramaya başlar. Kendi bedenini keşfetmeye çalışır, anne babasını izlemeye çalışır, kısacası, cinsel yolculuğa kendi başına çıkar.

Çocukların cinsel içerikli sorularının temelinde cinsel duygulardan daha çok kendilerinin nasıl dünyaya geldiklerini merak etme duygusu ağır basmaktadır. Anne ve babaların gerginliklerinin sebebi, çocukça soruları yetişkin anlayışıyla karıştırmalarından kaynaklanmaktadır.

Çocuğa cinsel bilgiler vermenin yaşı, onun bu konulara merakının başladığı yaştır. Yani kararı anne babalar değil çocuklar vermektedir. 3 yaşından itibaren de genellikle çocuklar buna karar verirler. İlk sorular, kendi bedenleri, kardeşlerinin bedenleri, anne babalarının bedenleri ve dünyaya nasıl geldiklerine yönelik sorular olacaktır.

Dikkat edilmesi gereken şey, gerçek dışı ifadelerden kaçınmak olmalıdır. Örneğin; bebekler dünyaya nasıl gelir sorusu en sık karşılaşılan sorulardan biridir.  Buna çocuğun anlayacağı şekilde; bebekler annenin karnında büyür, orada bebeklerin büyümesi için güzel,özel bir yuva vardır ve zamanı gelince çocuklar annenin karnında bir yola girerek çıkarlar. Bu şekilde cevap verdiğinizde hem gerçeklikten kopmamış olursunuz, hem de çocuğunuzun merakını gidererek onunla güzel bir şekilde iletişime geçmiş olursunuz.

Burada karıştırılmaması gereken nokta şudur; karşınızdaki kişi çocuktur, gerçeklikten kopmamak uğruna tıp bilgileri ile anlatamazsınız soruların cevaplarını. Burada anlatmak istediğimiz bu değil. Anlatmak istediğim şu; çocukların anlayabileceği şekilde, yaşlarına uygun olarak gerçeklikten kopmama. Yani kullanılan dil çok basit ve anlaşılır olmalı. Çocuğun aklını karıştıracak, onun anlayamayacağı derinlikte bilgiler vermek daha sonra telafisi zor sonuçlar ortaya çıkaracaktır. 3 yaşında doğum olayının nasıl gerçekleştiğini soran çocuğa yukarıda anlattığımız gibi cevap vermek yeterlidir. Olaya sevişmeyi, spermleri, sancıları anlatmaya bu yaşta gerek yoktur.

Çocuğa her konuda olduğu gibi cinsellikle ilgili konularda da en doğru bilgiyi verecek kişiler ilk etapta anne ve babalarıdır. Eğer anne babalar bu görevlerinden kaçma yoluna giderlerse çocuk bu görevi alacak başka birini bulacaktır. Böyle bir durumda da bilgi sağlayıcı kişinin güvenirliliği ve çocuğun yaşına uygun bilgiler verip vermeyeceği ise belirsizliğini koruyarak süreç devam edecektir.

Anne babalar fazla açık olmanın çocuğa zarar vereceğini ve öğrendiği bilgileri uygulama yoluna gideceğini düşünürler ki bu düşünceler yanlıştır. 3-4 yaşlarında çocuklar biyolojik olarak buna uygun değillerdir. Bu korkular yersizdir. Çocuğun istediği sadece bilgi edinme ve merakının giderilmesidir.

Ancak çocuğun yaşı ilerlemişken evde çıplak dolaşmak, çocukla banyo yapmak, çocuğun önünde sevişmek çocuğun ruhsal gelişimi açısından oldukça sakıncalı olacaktır. Bu gerçeklik ile alakası olmayan olayın abartılması durumudur.

Özetlersek; cinsellikle ilgili merakı olan, sorular soran çocuklara anne ve babalar çocuklarının yaşına uygun olarak cevap vermelidirler. Çocuklar meraklıdırlar ve her konuda bilgi sahibi olmak isterler. Anne ve babalarda bu sorumluluktan kaçmamalı ve bu konularda çocuklarına yardımcı olmalıdırlar.

22 Şubat 2015 Pazar

Çocuklar Televizyondaki Haberleri Nasıl Algılarlar? En Çok Neden Korkarlar?


Bu yazımızda Türkiye'de çocuklar ile yapılmış iki araştırmaya değineceğiz. Çocukların haberleri nasıl algıladığını, kız ve erkek çocukların en çok nelerden korktuğunu yazacağız.


Türkiye'de 8-13 yaşları arasındaki 186 çocukla yapılan araştırmada, çocukların televizyondaki haberlerin gerçek olduğunu algılayıp algılamadıkları, en korkutucu buldukları haberler ve annelerinin bu konuyla ilgili algıları araştırılmıştır. Sonuçlara göre çocuklar, haberlerin gerçek olduğunun farkındadır ve haberler çocuklarda korku uyandırır. Annelerin, çocukların korkularıyla ile ilgili tahminleri ise çocuğun gerçek korkusundan daha fazladır ve bu da ülkemizdeki annelerin koruyucu tutumlarından kaynaklanabildiği düşünülmektedir.

Çocukları en çok korkutan haberler, ''birinin yaralanması'', ''çocukların kaçırılması'' ve ''hayvanlara zarar verilmesi'' olarak gözlemlenmiştir. Kız çocukları bu sebeple uyku problemleri yaşarken, erkek çocukları ise hırçın (irritabl) davranışlar göstermişlerdir. Gözlemlenen diğer davranışlar ise, kızlarda haberlerdeki olaylarla ilgili obsesif düşünceler ve kabuslar iken, erkekler de ise haberlerdeki olaylarla ilgili obsesif davranışlar ve gerginliklerdir.

(Araştırma, Özdinç ve Baker, 2013 yılına aittir.)

Diğer araştırma konusu ise;

Türkiye'de yaşayan çocukların en yaygın şekilde duydukları korkuları, bu korkuların nasıl öğrenildiği, öğrenilme şekillerinin korkularını yoğunlaştırıp yoğunlaştırmadığı ve öğrenilme şeklinin yaş, cinsiyet, ve sosyoekonomik durumla ilişkili olup olmadığının sonuçlarına ulaşmaya çalışan bir araştırmadır.

Çalışma 642'si kız, 673'ü erkek olmak üzere, yaşları 8 ve 18 arasında olan toplam 1315 katılımcıyla gerçekleşmiştir. Sonuçlara göre; çocukların rapor ettiği ilk 5 yoğun korku sırasıyla, Allah, Arkadaşını Kaybetme, Cehenneme Gitme, Kapalı Alanda Kalma ve Aileden Birinin Kaza Geçirmesi olarak belirlenmiştir.

Kızlar için en yaygın korku; arkadaşını kaybetme iken, erkekler için en yaygın korku Allah olmuştur.

(Araştırmayı yapan kişi ve tarih eklenecektir.)

19 Şubat 2015 Perşembe

Çocuğumun ( 0-6 Yaş ) Gelişim Basamaklarını Nasıl Takip Edeceğim?


Sizlere çocuklarınızın doğumundan itibaren gelişimsel olarak nasıl takip edeceğinizi özet olarak yazdım. Yaş aralıklarını dikkate alarak evet ve hayır sorularına cevap veriniz. Eğer ki ''hayır'' lar çok ise bu alanlarda çocuğunuzla çalışınız. Daha sonra gelişim olarak ilerlemediğinizi düşünürseniz vakit kaybetmeden bir uzmandan yardım alın. Gelişim geriliği olan çocuklarda bir an önce özel eğitime başlanmalı ve süreç ilerlemeli.

Gelişim takibi; Kişisel-Sosyal Gelişim, İnce Motor Gelişim, Dil Gelişimi, Kaba Motor Gelişim olarak dört ana başlıkta toplanmıştır.

Unutmayın ki, gelişim sürecinde erken gözlemlemek ve erken müdahale etmek çok kritik önem arz etmektedir. Bunu göz önünde bulundurarak sürecin takibini yapınız.


  0 – 3 AYLIK BEBEKLERİN GELİŞİM TAKİP ÇİZELGESİ

 Bebeğiniz üç aylık olduğunda aşağıdaki davranışlardan en az birini yapamıyorsa doktorunuza  başvurun.
                                                                                                                           
                                                                                                             EVET            HAYIR
Yüze bakar.                                                                                            __                    __

 Karşısındaki yüzü konuşunca farkeder ve güler.                             __                    __


 Yatarken gözleri ile, bazen de başıyla objeleri izler.                       __                    __

 Agulama sesleri çıkarır.                                                                        __                    __


Zil ya da çıngırak gibi seslere tepki verir.                                          __                    __

     Kol ve bacaklarını eşit derecede hareket ettirir.                              __                   __


 Yüzükoyun yatarken yerden başını kaldırır.                                      __                   __



 3 – 6 AYLIK BEBEKLERİN GELİŞİM TAKİP ÇİZELGESİ

Bebeğiniz altı aylık olduğunda aşağıdaki davranışlardan bazılarını yapamıyorsa doktorunuza başvurun.
                                                                                                                          
                                                                                                        EVET            HAYIR
         Eline dokundurulunca bir nesneyi tutar.                                             __                  __

         Kuru üzüm gibi küçük nesnelere bakar.                                            __                    __

         Otururken önündeki oyuncağa uzanır ve alır.                                 __                    __

         Sırt üstü yatarken nesneleri başını çevirerek izler.                         __                    __


         Ellerini seyreder.                                                                                   __                    __

         Sesli güler.                                                                                             __                   __


         Arkasından bir ses çıkarılınca dönüp bakar.                                      __                   __

         Arkasından adıyla seslenince dönüp bakar.                                      __                   __


   Yüzükoyun yatarken kollarından destek alarak başını kaldırır.      __                   __

         Otururken başını dik tutar.                                                                   __                   __




  6 – 12 AYLIK BEBEKLERİN GELİŞİM TAKİP ÇİZELGESİ
     
Bebeğiniz 12 aylık olduğunda yukarıdaki davranışlardan bazılarını yapamıyorsa doktorunuza başvurun.
                                                                                                                             
                                                                                                           EVET            HAYIR
        Konuşulunca gülerek tepki verir.                                                          __                  __

       Küçük nesneleri iki parmağı ile kavrar.                                                __                    __

      Yere düşen oyuncakları başını eğerek yerde arar.                            __                    __

      Bir elinden diğerine nesneyi geçirir.                                                    __                    __


      İki elindeki küçük oyuncakları birbirine vurur.                                  __                    __


 Yüzükoyun yatarken göğsü ile birlikte yerden başını kaldırır.                __                   __


      Eline verilen yiyeceği yer.                                                                     __                   __

      Bay bay yapar.                                                                                        __                   __



      El çırpar.                                                                                                   __                   __

      İsteklerini ağlamadan hareketle veya sesle belirtir.                        __                   __

       Da-da-da gibi tek heceli sesleri çıkarır.                                               __                    __

      Öpücük-öksürük… seslerini taklit eder.                                               __                   __

      10-12. Aylarda tek kelimeleri söyleyebilir.                                          __                   __

      Sekizinci ayda desteksiz oturur.                                                            __                   __

      Yatarken kendiliğinden oturmaya geçebilir.                                        __                  __

      Tutunarak ayakta durur.                                                                          __                  __

      Sıralar.                                                                                                        __                   __


1 – 3 YAŞ ARASI ÇOCUKLARIN GELİŞİM TAKİP ÇİZELGESİ

Çocuğunuz 3 yaşını doldurduğunda yukarıdaki davranışlardan bazılarını yapamıyorsa doktorunuza başvurun.
                                                                                                                            
                                                                                                           EVET            HAYIR
        Oyuncaklarını kap içine doldurur, çıkarır.                                           __                  __

        Kalemle karalama yapar.                                                                       __                    __

        Küpleri üstüste dizer.                                                                             __                    __

        Şişe içine koyulan küçük bir cismi dökerek çıkarır.                           __                    __


        ‘Topu masaya koy’ gibi basit emirleri yerine getirir.                        __                    __

        Karşılıklı top oyunu oynar.                                                                     __                   __


        Ev işlerine yardım eder.                                                                          __                   __

        Kendi yemeğini yer.                                                                                __                   __


        Tek kelimeler kullanarak konuşur.                                                      __                   __

        Sorulduğunda gözünü, burnunu, saçını gösterir.                              __                   __

        İki yaşında bebeksi olsa bile anlaşılır konuşur.                                  __                    __

      Sorulduğunda hayvan ve nesneleri resimlerinden gösterir, adlarını söyler.      __    __

        Düzgün ve desteksiz yürür (en geç 14 aylık).                                       __                   __

        Bir yere tutunmadan eğilerek yerden nesne alır.                               __                   __

        Tutunmadan küçük toplara dengeli vurur.                                        __                  __

        Merdiveni iki ayakla çıkar.                                                                     __                  __

        Hoplama, zıplama yapar.                                                                      __                   __


3 – 6 YAŞ ARASI ÇOCUKLARIN GELİŞİM TAKİP ÇİZELGESİ
      
Çocuğunuz  6 yaşını doldurduğunda yukarıdaki davranışlardan bazılarını yapamıyorsa doktorunuza başvurun.
                                                                                                                              
                                                                                                          EVET            HAYIR
        Resimleri gösterilen nesnelerin adlarını söyler.                                  __                  __

       Kalemle gösterilince dik çizgi çizer.                                                       __                    __

        En az 8 küpten kule yapar.                                                                     __                    __

       Nesnelerin altını, üstünü, arkasını bilir.                                                __                    __


        Düzgün cümlelerle konuşur.                                                                  __                    __

        Kendi başına giyinip soyunabilir, yemeğini yer.                                 __                   __


        Düğme ilikleyebilir.                                                                                 __                   __

       İnsan resmi çizmesi söylendiğinde çizer.                                               __                   __


        Gösterilince daire, artı, kare şekillerini çizer.                                   __                   __

       Zıt kavramları, eş kavramları bilir.                                                         __                   __

      ‘Top nedir?’ gibi soruları yardımsız yanıtlar.                                       __                    __

        Renkleri, sayıları bilir.                                                                              __                   __

        Yardımsız yaratıcı resimleri çizer.                                                         __                   __

        Geçmiş ve gelecek zaman cümleleri kurar.                                        __                   __

        Hayali olaylar anlatır.                                                                             __                  __

        Çift ayak zıplar.                                                                                        __                  __

        Tek ayak üzerinde 8-10 saniye durur.                                                 __                   __

        Tek ayak üzerinde sıçrar, atılan topu elleriyle yakalar.                     __                  __