16 Mart 2015 Pazartesi

Üstün Zekalı Olmak Suç Mu?


Özellikle son 1 senede sıklıkla karşılaştığım bir sorun hakkında yazı yazmak istedim; Üstün zekaya sahip çocuklar ve onları anlamayan öğretmenleri-okulları. Bu çocukların dikkatsiz, yaramaz, söz dinlemeyen, sınıfın düzenin bozan çocuklar olarak adlandırılmaları ciddi anlamda sinir bozucu bir hal almaya başladı.

Ülkemizde şu an okula giden 17 milyon 500 bin öğrenci var. Bu öğrencilerin %1 - %3'ü üstün zekalı. Yani Türkiye'de şu an 350 bin öğrenci üstün zekalıdır. Ama ne yazık ki, tanımlanan, değerlendirmeye alınan ise 11 bin öğrenci var. Yani ülkemizde 350 bin öğrenci üstün zekalılara yönelik eğitim alabilecekken sadece 11 bin öğrenciye bu fırsat tanınmıştır. Ki bu 11 bin çocuğun da kaçı bu eğitimi veren okul ve öğretmenler ile tanışmış, bu da koca bir soru işaretidir.

Üstün Zekalı Bir Öğrenci; Barış

Barış 8.5 yaşında, İstanbul'da özel bir kolejın 2.sınıfına gitmektedir. Yapılan zeka testinde IQ'su 135 puan olarak belirlenmiş ve üstün zekalı olduğu saptanmıştır. Barış, okuma yazmayı okula gitmeden öğrenen, tarih konularını ezbere bilen, okuduğu kitapları uzun süre hafızasında tutabilen bir okul öncesi dönem geçirmiştir. Ve nihayetinde okula kaydolma yaşında okula yazılmıştır.

Annesi Meral hanım, okul sürecini şöyle özetledi; Barış okula başladığından beri mutsuz, arkadaşları arasında yalnız, öğretmenini sevmeyen bir çocuk oldu. Bunun yanında ödevlerini yapmak istemeyen, onları çok basit bulduğunu söyleyen, ders yaparken sıkıldığını söyleyen birini bulmaya başladım karşımda. Kimsenin çocuğunu anlamadığını ve bu durumdan çok sıkıldığını anlattı Meral hanım.

Bunun yanında öğretmeninin Barış hakkındaki görüşleri; Sınıf düzenine uymayan, derslerde ayağa kalkan, yaramaz, durmadan soru soran, arkadaşlarıyla iletişimi olmayan, dikkati dağınık olan bir öğrenci. Kesinlikle bir uzaman başvurmalı ve sorunu çözmeli.Barış diğerlerinden farklı, bir sorunu var bence demiştir öğretmenimiz.

Barış'ın hayata dair görüşleri;

* Okul      .......hiç mutlu olmadığım bir yer......
* Dersler   ..........keşke daha az ders olsa okulda.....
* Arkadaşlar .......onları seviyorum ama sadece Kaan beni anlıyor......
* Öğretmenim  .....her gün bana kızıyor......
* Keşke ben ...........yaz tatilinde olsam......
* En çok sevdiğim .......oyuncaklarım ve tatil.....
* Büyüyünce ..tarih profesörü olacağım......
* Babam ...keşke daha az seyahate çıksa.....
* Annem ...onu çok seviyorum.....




Twitter: @psikologcihan
Mail: cihancelik1983@gmail.com
İnstagram: cihancelik1
.


6 Mart 2015 Cuma

Bir Çocuğun ''Özel Eğitime'' İhtiyacı Olduğunu Nasıl Anlarsınız?


Eğer ki, bahsedeceğim 9 madde konusunda geç kalırsanız ve zaman kaybederseniz telafisi olmayan bir şekilde hata yapmış olursunuz.

Özel eğitimle beraber çocuklar gelişim geriliği yaşadıkları alanlarda ilerleme kaydederek, yaşıtları seviyesinde hayata devam edebilirler. Ya da bağımsız olarak hayata tutunmayı öğrenirler.

Bu konunun kabul edilmeyecek, utanılacak, kaygı duyulacak bir yönü yoktur. 8 çocuktan 1'i gelişim problemi yaşamaktadır. Bununla mücadele etmenin tek yolu eğitimdir. Bir an önce eğitime başlamak aile ve çocuk için en doğru yol olacaktır.

1- 6 aylık bir bebek başını kontrol edemiyorsa ve dik tutamıyorsa, destekle oturamıyorsa, nesneleri ya da aile bireylerini takip edemiyorsa, babıldar tarzda sesler çıkaramıyorsa,

2- 12 aylık bir bebek destekle yürüyemiyorsa, nesneleri uzanıp alamıyorsa, bilinçli biçimde anne ya da babasına seslenemiyorsa,

3- 18 aylık bir bebek göz teması kuramıyorsa, verdiğiniz tek kelimelik komutları anlamıyorsa, çevredeki nesneleri algılayamıyorsa,

4- 2 yaşında bir çocuk yürüyemiyorsa, bağımsız oyun oynayamıyorsa, tuvalet ihtiyacını haber veremiyorsa, en az iki kelimeden oluşan cümleler kuramıyorsa, çevresindeki insanların oyunlarına etkili biçimde katılamıyorsa,

5- 3 yaşında bir çocuk yaşadıkları ile ilgili size bilgi veremiyorsa, en az iki rengi adlandıramıyorsa, yaşıtları ile oynayamıyorsa,

6- 4 yaşında bir çocuk renkleri halen bilemiyorsa, çizgili bir nesneyi boyayamıyorsa, insanlarla iletişimden kaçıp kendi başına kalmayı tercih ediyorsa, çevresindeki hayvanları ya da nesneleri adlandıramıyorsa,

7- 5 yaşındaki bir çocuk çizgi çizemiyorsa, soru soramıyorsa, yaşadığı ya da hayal ettiği bir hikayeyi anlatamıyorsa, sayı sayamıyorsa,

8- İlkokula başlayan bir çocuk geometrik şekilleri ve renkleri halen bilmiyorsa, önüne belli sayıda nesne konulduğunda sayıp söyleyemiyorsa, kavramları az, çok, hafif, ağır olarak bilemiyorsa, aynı ve farklı kavramlarını bilemiyorsa,

9- İlkokula başlayan bir çocuk sesleri ve rakamları tanımakta güçlük çekiyor ya da karıştırıyorsa, sesleri birleştiremiyorsa, toplama işlemi yapamıyorsa, harfleri veya rakamları ters yazıyorsa,

vakit kaybetmeden bir uzmandan yardım alınız gelişim sürecini takip etmeye başlayınız.

mail: cihancelik1983@gmail.com
twitter: cihancelik3
facebook: cihancelik
instagram: cihancelik1






3 Mart 2015 Salı

Çocuk Cinsellikte Neyi Merak Eder?

Çevresini ve dış dünyayı yeni yeni tanımaya çalışan çocuğun özellikle 3 yaş civarında aşırı meraklı olduğu ve bu yaş dönemlerinde anne ve babasını soru yağmuruna tuttuğu bir gerçektir. Bu sorular içerisinde anne ve babaları en çok zorlayan ise cinsel içerikli sorulardır. Aniden, hiç beklemedikleri zamanlarda cinsellikle ilgili sorularla karşılaşan anne babalar ne yapacaklarını bilemez bir hal içine girerler. Ve sorulara net cevaplar veremezler hatta çocukları tersleme yoluna giderler.

Bu durum karşısında çocuk iyice meraklanır ve sorularına cevap aramaya başlar. Kendi bedenini keşfetmeye çalışır, anne babasını izlemeye çalışır, kısacası, cinsel yolculuğa kendi başına çıkar.

Çocukların cinsel içerikli sorularının temelinde cinsel duygulardan daha çok kendilerinin nasıl dünyaya geldiklerini merak etme duygusu ağır basmaktadır. Anne ve babaların gerginliklerinin sebebi, çocukça soruları yetişkin anlayışıyla karıştırmalarından kaynaklanmaktadır.

Çocuğa cinsel bilgiler vermenin yaşı, onun bu konulara merakının başladığı yaştır. Yani kararı anne babalar değil çocuklar vermektedir. 3 yaşından itibaren de genellikle çocuklar buna karar verirler. İlk sorular, kendi bedenleri, kardeşlerinin bedenleri, anne babalarının bedenleri ve dünyaya nasıl geldiklerine yönelik sorular olacaktır.

Dikkat edilmesi gereken şey, gerçek dışı ifadelerden kaçınmak olmalıdır. Örneğin; bebekler dünyaya nasıl gelir sorusu en sık karşılaşılan sorulardan biridir.  Buna çocuğun anlayacağı şekilde; bebekler annenin karnında büyür, orada bebeklerin büyümesi için güzel,özel bir yuva vardır ve zamanı gelince çocuklar annenin karnında bir yola girerek çıkarlar. Bu şekilde cevap verdiğinizde hem gerçeklikten kopmamış olursunuz, hem de çocuğunuzun merakını gidererek onunla güzel bir şekilde iletişime geçmiş olursunuz.

Burada karıştırılmaması gereken nokta şudur; karşınızdaki kişi çocuktur, gerçeklikten kopmamak uğruna tıp bilgileri ile anlatamazsınız soruların cevaplarını. Burada anlatmak istediğimiz bu değil. Anlatmak istediğim şu; çocukların anlayabileceği şekilde, yaşlarına uygun olarak gerçeklikten kopmama. Yani kullanılan dil çok basit ve anlaşılır olmalı. Çocuğun aklını karıştıracak, onun anlayamayacağı derinlikte bilgiler vermek daha sonra telafisi zor sonuçlar ortaya çıkaracaktır. 3 yaşında doğum olayının nasıl gerçekleştiğini soran çocuğa yukarıda anlattığımız gibi cevap vermek yeterlidir. Olaya sevişmeyi, spermleri, sancıları anlatmaya bu yaşta gerek yoktur.

Çocuğa her konuda olduğu gibi cinsellikle ilgili konularda da en doğru bilgiyi verecek kişiler ilk etapta anne ve babalarıdır. Eğer anne babalar bu görevlerinden kaçma yoluna giderlerse çocuk bu görevi alacak başka birini bulacaktır. Böyle bir durumda da bilgi sağlayıcı kişinin güvenirliliği ve çocuğun yaşına uygun bilgiler verip vermeyeceği ise belirsizliğini koruyarak süreç devam edecektir.

Anne babalar fazla açık olmanın çocuğa zarar vereceğini ve öğrendiği bilgileri uygulama yoluna gideceğini düşünürler ki bu düşünceler yanlıştır. 3-4 yaşlarında çocuklar biyolojik olarak buna uygun değillerdir. Bu korkular yersizdir. Çocuğun istediği sadece bilgi edinme ve merakının giderilmesidir.

Ancak çocuğun yaşı ilerlemişken evde çıplak dolaşmak, çocukla banyo yapmak, çocuğun önünde sevişmek çocuğun ruhsal gelişimi açısından oldukça sakıncalı olacaktır. Bu gerçeklik ile alakası olmayan olayın abartılması durumudur.

Özetlersek; cinsellikle ilgili merakı olan, sorular soran çocuklara anne ve babalar çocuklarının yaşına uygun olarak cevap vermelidirler. Çocuklar meraklıdırlar ve her konuda bilgi sahibi olmak isterler. Anne ve babalarda bu sorumluluktan kaçmamalı ve bu konularda çocuklarına yardımcı olmalıdırlar.